“MEVCUT BORÇ İÇİN KAMBİYO TAAHHÜDÜNDE BULUNULMASI VEYA YENİ BİR ALACAK SENEDİ YA DA KEFALET SENEDİ DÜZENLENMESİ TARAFLARIN AÇIK YENİLEME İRADELERİ OLMADIKÇA YENİLEME SAYILMAZ.”
YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ 2021/5121 E. 2023/4027 K. 22.06.2023 T.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1468 Esas, 2021/527 Karar
HÜKÜM : Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2016/437 E., 2017/279 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı borçlu şirketin donatanı olduğu M/V BODYER isimli geminin tamir işlerinin 11.01.2010 -30.04.2010 tarihleri arasında müvekkili şirkete ait tersanesinde yapıldığını, geminin tamir işlerinin kararlaştırılan zamanda ve eksiz olarak yapıldığını donatanın temsilcileri ile klas sörveyleri tarafında da test edilerek geminin davalı firmaya (donatana) teslim edildiğini, taraflar arasında karşılıklı imzalanan 30.04.2010 tarihli teslimat protokolünde de teslim alındığının beyan edildiğini, geminin tamir işlerinin devam ettiği dönemde davalı borçlu tarafından müvekkili şirkete verilen ödeme garantisi mektubu ile geminin tamir bedeli olarak ödenmesi kararlaştırılan toplam 550.000,00 USD tutarındaki rakamı belirlenen vadelerde tam ve eksiksiz ödeyeceğine ödemlerden her hangi birisinin gecikmesi halinde geciken zaman için aylık %2 gecikme faizi ödeyeceğini ve tüm alacağın muaccel hale geleceğinin taahhüt edildiğini, geminin davalıya tesliminden sonra müvekkili şirkete bir kısım ödemeler yapıldığını ancak borçu tarafından garanti mektubundaki vadelere riayet edilmeksizin ödemelerin peyder pey yapıldığını, garanti mektubuna göre en son vade tarihi olan 31.01.2011 gününe kadar borcun ödenmediği dolayısıyla borcun tamamının muaccel hale geldiğini, bakiye alacağın ödenmemesi üzerine icra takibine geçildiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptaline, takibin devamına, takip tarihi itibariyle müvekkil şirketin 380.000,00 USD tutarında alacağı olduğunun tespiti ile tersane alacağının taraflar arasındaki anlaşma gereği aylık %2 faizi ile tahsiline, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının taleplerinin hukuki dayanaktan yoksun ,haksız ve kötü niyetli olduğunu, davaya konu Bakırköy 12. İcra Müdürlüğünün 2012/7970 E. sayılı dosyasına dayanak yapılan davacı şirketçe müvekkilimiz şirkete ait M/V Bodyer isimli gemiye yapılan bakım ve onarıma ilişkin 550.000,00 USD bedelli faturadan kalan bakiye 380.000,00 USD olduğu, ancak davacı tarafından talep edilen ve söz konusu bakım ve onarımdan kaynaklanan bakiye 380.000 USD fatura borcu müvekkilimiz şirketçe Türkiye İş Bankası … şubesine ait çeklerle toplamda 380.000,00 USD ödendiğini, davacının söz konusu faturaya ilişkin ödeme garanti mektubunda belirtilen tarihlerde ödeme yapılmadığı, en son vade tarihi olan 31.01.2011 tarihinde borcun ödenmediğinden bahisle muaccel hale geldiği beyanlarının kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili şirketle davacı arasında söz konusu borca ilişkin belirtilen çeklerle ödeme yapılarak vadeleri geldiğinde ödenmek suretiyle yeni bir ödeme planı yapıldığını ve bu durumun davacı tarafından kabul edildiğini, bu anlaşma gereği yeni vadelerin taraflar arasında belirlendiği ve söz konusu borcun bir ödeme aracı olan çeklerle ödendiği ve davacı şirketin müvekkilimiz şirkete gönderdiği …12. Noterliği’nin 08.09.2011 tarih ve 32426 yevmiye nolu ihtarname ile de bu durumu kabul ve beyan ettiğini, söz konusu fatura borcuna ilişkin ödeme tarihleri taraflar arasındaki mutabakat ile değiştirildiğini, bu nedenle davacının kabul ettiği söz konusu yeni ödeme tarihlerini ve uhdesinde bulunan söz konusu çekleri yok sayarak müvekkili şirketin ödeme garanti mektubundaki tarihlerde ve son vade tarihinde ödeme yapmadığından bahisle borcun muaccel hale geldiğinin kabulünün mümkün olmadığını, ayıplı ifa nedeniyle ödemezlik def’i haklarını kullandıklarını, fatura borcun konusu olan bakım ve onarımın ayıplı ifa edildiğini davacı müvekkili şirket ile yapılan yeni anlaşma ve yeni vadeler yokmuş gibi kötü niyetli olarak muaccel hale gelmeyen bakiye alacak ile ilgili yasal prosedür başlattıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafından davalının donatanı olduğu M/V BODYER isimli gemiye tersanede verilen bakım onarım hizmetinden kaynaklanan alacağın tahsili için gemi hakkında seferden men kararı alındıktan sonra alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, davalı donatanın ise ödeme savunmasının yanısıra yapılan işin ayıplı olduğunu ileri sürerek takibe ve davaya itiraz ettiği, dosyadaki belgelerden geminin davacıya ait tersaneden ayrıldıktan 20 ay sonra gemide arıza meydana geldiği, M.A.N şirketinin yetkili surveyince yapılan inceleme sonucu gemideki arızanın OD BOX arızası olarak tespit edilmesine müteakip geminin yüklü vaziyette … Ağa Limanına getirildiği daha sonra burada üretici firma olan Ros- Roice Servis Müdürlüğünce söz konusu arazı ile ilgili olarak 23.02.2012 ve 09.08.2012 tarihli raporlar düzenlendiği, 09.08.2012 tarihli ek raporda OD BOX arızasının pervane şaftının sökülüp geri takılması sırasında civatanın yerinden laçka olmasından kaynaklandığının tespit edildiği, davalı tarafça söz konusu arızanın geminin davacının tersanesinde yapılan bakım onarım sırasında meydana geldiğinin ileri sürüldüğü, ancak her iki yanın yetkili temsilcilerinin imzalamış olduğu teslim protokolünde davacının yapmış olduğu tamir işlemlerine eşlik ettiği anlaşılan klass surveyinin raporunda tamir işlemi sırasında geminin OD BOX tamirinin yapıldığı konusunda herhangi bir bilginin olmaması ile 09.08.2012 tarihli raporda OD BOX arızasının nerede ve ne zaman gemiye yapılan müdahaleden dolayı meydana geldiği konusunda açıklamanın yer alması hususları birlikte değerlendirildiğinde, gemide meydana gelen arızanın davacının yapmış olduğu bakım onarım işlemi sırasında meydana geldiği ya da davacının yapmış olduğu bakım onarım hizmetinin ayıplı olduğu iddiasının davalı yanca ispatlanamadığının değerlendirildiği, geminin bakım onarım işlemi için davacıya ait olan tersaneye alındıktan sonra taraflar arasında ” borç ödeme garanti mektubu ” başlıklı protokol düzenlenerek borcun belirli vadelerde ödenmesinin kararlaştırıldığı, davalının borcuna karşılık olarak toplam 480.000,00 USD bedelli çekler verdiği bu çeklerden 390.000,00 USD lik 8 adet çekin 28.01.2011 ve 04.03.2011 tarihinde davalıya iade edildiği, İş Bankasının 09.02.2017 tarihli cevabi yazısından anlaşıldığı üzere davalı tarafından verilen çeklerden 6005085, 6005101 ve 6005103 nolu çeklerin bankaya ibraz edildiği diğer çeklerin ise banka tarafından karşılıksız olarak değerlendirildiği, çeklerin davalıya iadesinden sonra davacının alacağının şüpheli alacaklılar hesabına 360.000 USD olarak aktarıldığı , iade edilen çeklerden karşılıksız çıkanlar için davacının bankadan tahsil etmiş olduğu yasal yükümlülük tutarının 10.124,16 TL olduğu, bu tutarın bakiye borç miktarı olan 360.000 USD den mahsubu neticesinde davacının 09.04.2012 tarihi itibariyle davalıdan olan bakiye alacağının 358.866,92 USD olduğunun anlaşıldığı, davacı tarafından ödeme garanti mektubu başlıklı belgede yer alan ödeme planı ve muacceliyet şartına göre bakiye borcun tamamının takip tarihi itibariyle muaccel olduğu ileri sürülüp bilirkişi raporlarında da bu yönde kanaat bildirilmiş ise de; davalı tarafından sonradan verilen çeklerin vade tarihlerinin ödeme garanti mektubu protokolündeki vadelerden farklı olmasının yanı sıra davacı tarafından …12. Noterliğinden çekilen 08.09.2011 tarihli 32426 yevmiye nolu ihtarnamede çeklerin vadeleri geldiğinde ödenmesi talep edilmiş olduğundan bu durumda borç ödeme garanti mektubunda belirlenen vadelerin davacı tarafından daha sonra verilen çeklerin keşide tarihine göre tecil edildiğinin değerlendirildiği, bu değerlendirme ışığında davalının vermiş olduğu çeklerden sadece 10.000,00 USD lik bir adet çekin vadesinin takip tarihinden önce dolup muaceliyet kazandığı diğer çeklerin ise vadelerinin yani tahsil kabiliyetlerinin takip tarihi itibariyle gerçekleşmediği anlaşılmakta ise de, dava tarihinden sonra tüm çeklerin vadelerinin dolduğu ve çek bedellerinin ödenmediği, bu nedenle vade tarihlerinden itibaren faiz yürütülmek sureti ile aynı takip dosyasında tahsil edilmesinin usul ekonomisi açısından uygun olacağı kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın 358.866,92 USD bakiye alacak üzerinden kısmen kabulü ile bu tutardan 10.000,00 USD sine takip tarihinden diğer çek bedelleri yönünden ise vade tarihlerinden itibaren avans faizi yürütülmek sureti ile davalıdan tahsili için , icra takibinin devamına, takip tarihinde muaccel olan 10.000,00 USD üzerinden (takip tarihindeki kur üzerinden 10.000,00 USD =18.600,00 TL) takdiren % 40 oranına göre hesap edilen 7.440,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; icra inkar tazminatının ve yargılama giderlerinin hesaplamasında da kabul edilen dava değeri olan 358.866,92 USD üzerinden değil 10.000,00 USD üzerinden hesaplama yapıldığını, teminat için verildiği sabit olan çeklerin, daha önceki alacak miktarına ve vadesine bir etkisi bulunmadığını, dolayısıyla, dava tarihindeki alacağın tamamı üzerinden icra inkar tazminatı, yargılama gideri ve vekalet ücretinin hesaplanması gerektiğini ileri sürerek icra inkar tazminatı ve yasal vekalet ücreti ile ilgili hüküm kısmının bozulmasına ve icra inkar tazminatı ve yasal vekalet ücretinin 358.866,92 USD üzerinden hesaplanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararının hakkaniyete, usul ve yasaya aykırı olduğunu, muacceliyet yönünden; itirazın iptali davasına konu alacağın 03.10.2011 tarihinde İstanbul 9. İcra Müdürlüğünün 2011/18407 E. sayılı dosyası ile takibe konu olduğunu, yetki itirazı sonrasında Bakırköy 12. İcra Müdürlüğünün 2012/7970 E. sayılı takibi ile müvekkiline yeniden ödeme emri gönderildiğini, söz konusu ödeme emrinin dayanağının 550.000,00 USD’lik fatura ve eki ödeme garanti mektubu olduğunu, taraflar arasında yapılan anlaşma gereğince ödeme garanti mektubunda belirtilen vadelerin değiştirildiğini tarafların vade hakkında yeni bir anlaşma yaptıklarını, farklı ve daha ileriki tarihlere ilişkin çekler verildiğini, söz konusu yeni anlaşmanın ve yeni alacak-borç ilişkisinin tek dayanağının söz konusu çekler olduğunu dosya kapsamından ve davacının bu hususta gönderdiği ihtarnamenin içeriğindeki “çeklerin vadeleri geldiğinde ödenmesi” talebinden açıkça anlaşıldığını, ancak mahkemece dava tarihinden sonra çeklerin vadelerinin dolduğu ve çek bedellerinin ödenmediği bu nedenle vade tarihlerinden itibaren faiz yürütülmek suretiyle aynı takip dosyasında tahsil edilmesinin usul ekonomisi açısından uygun olacağından bahisle, davanın kısmen kabulüne karar verdiğini, davacının söz konusu çekleri vadeleri geldiğinde icra takibine konu etmek suretiyle alacağını tahsil etme yoluna gitmesi gerekirken, hukuka aykırı şekilde fatura ve ödeme garanti mektubunu dayanak yapıp borcun tamamına ilişkin icra takibine girişmesinin hem kötü niyetli hem de hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasında farklı ve ileri tarihli çekler verilmesi suretiyle yapılan yeni anlaşma gereğince kötü niyetli ve haksız olarak başlatılan davaya konu ilamsız icra takibinin dayanağı ödeme garanti mektubunun ve içeriğindeki vadelerin hukuken hiçbir geçerliliğinin olmaması nedeniyle söz konusu takibe itiraz edildiğini, bu nedenle davanın reddi gerekirken mahkemece hukuka aykırı bir şekilde hüküm kurarak davacının kötü niyetini korumasının mümkün kabulünün mümkün olmadığını, Mahkemece icra takibi dayanağı faturaya konu alacağın vadesinin gelmediğine, taraflar arasında tecil anlaşması yapıldığına ve yeni çekler verildiğine, taraflar arasındaki alacak-borç ilişkisinin dayanağının vadelerine göre artık söz konusu çekler olduğuna, bu sebeple talep edilen alacağın takip tarihi itibariyle muaccel olmadığına kanaat etmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken dava tarihinden sonra tüm çeklerin vadelerinin dolduğu ve çek bedellerinin ödenmediği, aynı takip dosyasında tahsil edilmesinin usul ekonomisi açısından uygun olacağı sebebiyle karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ,ayrıca mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda yanlış değerlendirme yaparak yetkisizlik sebebiyle Bakırköy 12. İcra Müdürlüğü’nde başlatılan takip tarihi olan 09.04.2012 tarihini esas almak suretiyle 10.000,00 USD lik bir adet çekin vadesinin takip tarihinden önce dolup muacceliyet kazandığından bahisle 10.000,00 USD lik kısmın takip tarihinden itibaren faiz yürütülmek suretiyle aynı takip dosyasından tahsiline dair hüküm kurduğunu, davacının icra takip tarihinde muaccel hale gelen çek alacağının olmadığını, taraflar arasında yapılan anlaşma sebebiyle vadesi gelen ve ödenmeyen çek yönünden alacağına ilişkin icra takibi başlatması gerektiğini, ödemezlik def’i yönünden; Mahkeme kararında gemide meydana gelen arızanın davacının yapmış olduğu bakım onarım işlemi sırasında meydana geldiği ya da davacının yapmış olduğu bakım onarım hizmetinin ayıplı olduğu iddiasının davalı yanca ispatlanamadığı yönünde değerlendirme yapıldığını, gizli ayıbın varlığının dosyadaki eksper raporlarından, tanık beyanlarından ve iş emirlerinden açıkça görülmesine rağmen bu hususların mahkemece eksik incelendiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile itirazın iptali davasının, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir dava olduğu, davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerli olduğu, takibe sıkı sıkıya bağlı olan itirazın iptali davasında, mahkemece, tarafların iddia, savunma ve delillerinin yalnızca takibe konu belgeler çerçevesinde değerlendirilip incelenerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesinin gerektiği, aksi yönde yapılacak araştırmanın ise itirazın iptali davasının niteliği ile bağdaşmayacağının açık olduğu, somut olayda takip dayanağı, davacı tarafından davalının donatanı olduğu M/V Bodyer isimli gemiye verilen bakım onarım hizmeti için düzenlenen 550.000,00 USD bedelli fatura bedelinden kalan bakiye alacak ve ödeme garanti protokolü olarak belirtildiği, İlk derece mahkemesinin kabulüne göre ve gerekçesinde de belirttiği üzere, taraflar arasında davalının donatanı olduğu gemiye bakım ve onarım hizmeti verilmesine ilişkin anlaşma yapıldığı, verilen bu hizmet sonucu düzenlenen 550.000 USD bedelli faturanın ödenmesi konusunda borç ödeme garanti protokolü düzenlendiği, protokolde söz konusu borcun ödeme vadelerinin gösterildiği, borç ödeme protokolüne uygun şekilde davalı tarafından keşide edilmiş 480.000,00 USD bedelli çeşitli keşide tarihli 12 adet çekin davacıya verildiği, verilen bu çeklerin bir kısmının ödendiği, bir kısmının ise keşide tarihlerinde bankada karşılığının çıkmadığı bunun üzerine, ödenmeyen çeklerin davalıya iade edildiği, bundan sonra tarafların anlaşmaları ile davalının yeni keşide tarihli toplam bedeli 390.000,00 USD olan 18 adet çek verdiği, davalı tarafından sonradan verilen çeklerin keşide tarihlerinin ödeme garanti protokolünde belirlenen vadelerden farklı olması ve davacının 08.09.2011 tarihli ihtarnamesi gözetildiğinde borç ödeme garanti protokolünde belirlenen vadelerin davacı tarafından tecil edildiği anlaşıldığından, tecil edilen borçtan dolayı takip tarihi itibarıyla alacak muaccel olmadığından davacının alacağın tahsilini talep hakkı bulunmadığı, davaya konu takibin dayanağı fatura ve borç ödeme garanti protokolü olup, tarafların anlaşması sonucu söz konusu fatura borcundan bakiye kalan miktarın davalı tarafından verilen ileri keşide tarihli çeklerle ödendiği anlaşıldığından davacının önceki borç ödeme garanti protokolüne dayanarak takip yapmasının mümkün olmadığı, bu nedenle davanın reddi gerekirken kısmen kabulü yönündeki mahkeme kararının hatalı olduğu, davacının takipte kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalı yararına şartları oluşmamakla kötü niyet tazminatına hükmedilmemesi gerektiği, kabule göre de, davaya konu takip yetkisiz İstanbul 9. İcra Dairesinde 03.10.2011 tarihinde başlatılmış olup takip tarihinin 03.10.2011 olduğu, bu tarihe göre de mahkemece takipten önce vadesinin dolduğu kabul edilen keşide tarihi 30.10.2011 olan 10.000,00 USD bedelli çekin de vadesinin takip tarihi itibarıyla gelmediği, mahkemenin bu yöndeki kabulünün de hatalı olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvursunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi Kararının kaldırılmasına, davanın reddine, davalının koşulları oluşmayan kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; bölge adliye mahkemesinin ret kararında gerekçe olarak; davacı alacağının muaccel olmadığını, bu sebeple davacının alacağının tahsilini talep hakkı bulunmadığını, icra takip konusu fatura ve “Ödeme Garanti Mektubu”nda belirtilen alacağın, davalı tarafından ileri keşide tarihli çeklerle ödendiği için davacının “Ödeme Garanti Mektubu”na dayanarak takip yapamayacağı ve ayrıca takip tarihi olan 03.10.2011 tarihi itibariyle düzenleme tarihi 30.10.2011 olan 10.000 USD bedelli çekin de vadesinin gelmediği gerekçesiyle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verildiğini , ihtiyati haciz kararı ile borcun tamamının muaccel hale geldiğini, gerekçenin hem maddi olgulara hem de açık kanun hükmüne aykırı olduğundan usul ve hukuka aykırı olduğunu, işbu davada İstanbul 2.Deniz İhtisas Mahkemesinin 2011/8 D.İş sayılı kararı ile İİK 257. ve devamı maddeleri uyarınca borçlu davalı hakkında ihtiyati haciz kararı verildiğini, bu karara karşı davalı itirazında alacağın muaccel olmadığını ileri sürdüğünü, itirazın reddine karar verildiğini ve ihtiyati haczin kesinleştiğini, İİK 257 nci maddesi göre de ihtiyati haciz kararının, vadesi gelmemiş borçları da muaccel hale getireceğini, İstanbul 21.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 01.04.014 tarih ve 2013/326 E., 2014/243 K. sayılı hükmü ile davacı tarafından yapılan şikayetin kabulü ile ihtiyati haczin 27.09.2011 tarihinden itibaren geçerli sayılmasına karar verildiğini, taraflar arasındaki Ödeme Garanti Mektubu’nun 3.paragrafında her hangi bir taksidin süresinde ödenmemesi halinde tüm borcun muaccel hale geleceğinin kararlaştırıldığını, TBK 133/2 (eski 114) maddesine göre borçlu, bir borç için alacaklıya kambiyo senedi verirse bununla adi borcun sona ermeyeceği, alacaklının adi alacağını muhafaza etmekle beraber kambiyo senedindeki alacağa da sahip olacağını, ancak kambiyo senedindeki alacak tahsil edilirse adi alacağın da sona ereceğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 133 ücü maddesinin ikinci fıkrasında ”Özellikle mevcut borç için kambiyo taahhüdünde bulunulması veya yeni bir alacak senedi ya da yeni bir kefalet senedi düzenlenmesi, tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça yenileme sayılmaz.” açık kanun hükmü gereği mevcut borç için davalının çek teslim etmesinin yenileme niteliğinde olmadığını, icra takibinin yapıldığı 03.10.2011 tarihinde, hem ihtiyati haciz kararı uyarınca hem de davalının “Ödeme Garanti Mektubu” uyarınca takip tarihinde alacağın muaccel olduğunu,talep edilebilir ve icra takibine konu edilebilir olduğunu, çeklerin ticari defterlere teminat olarak işlendiğinin dosyada mübrez 13.04.2015 bilirkişi raporunda da tespit edildiğini, müvekkilinin çekleri ödeme olarak almadığının ticari defterleriyle de sabit olduğunu, müvekkilinin alacağı gemi alacağı olup, kanuni rehin hakkı veren bir alacak olduğunu,bu haliyle öncelik hakkı bulunduğunu, taraflar arasında gemi alacağına dair borcun kambiyo senedi verilmesi ile sona ereceğine dair bir anlaşma bulunmadığını, kaldı ki müvekkile öncelik hakkı veren gemi alacağı hakkı yerine kambiyo alacağı takibi yapmak müvekkil lehine olmadığından böyle bir durumun ticaret hayatında olağan işleyişe uygun olmadığını, bunun aksini iddia eden davalının bu iddiasını ispatlaması gerektiğini, ayrıca davalı tarafından sadece borç için çek verildiğinin ileri sürüldüğünü, 6098 sayılı Kanun’un 133/2 hükmü uyarınca müvekkilinin hem sözleşmeden alacak hakkına hem de çekten doğan alacak hakkına sahip olduğundan davalının borcun çeklerle ödendiği savunmasının yerinde olmadığını, takip konusu alacağın faturaya ve ödeme garanti mektubuna dayalı olduğunu icra takibinde bölge adliye mahkemesi tarafından gerekçe gösterilen çeklere dayalı bir takip bulunmadığını, çeklerle ödeme yapıldığı gerekçe gösterilmiş ise de davalı tarafından işbu çeklerin bugüne kadar ödenmediğinin sabit olduğunu, çeklerin keşide tarihlerinde bankaya ibraz edildiğini ve karşılıksızdır işlemi yapıldığını, karşılıksız çıkan bu çeklerin asıllarının da 08.03.2017 tarihli dilekçekle ile sunulduğunu, davalının çeklerle ödeme yapıldığı iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, bölge adliye mahkemesi tarafından bu hususun dikkate alınmaması sebebiyle verilen kararın hem maddi olgulara hem de kanun hükmüne açıkça aykırı olduğunu, çekteki düzenleme tarihi vade tarihi niteliğinde olmadığından taraflar arasındaki ödeme planını gösteren sözleşmedeki vade tarihini değiştirme vasfı olmadığını, icra takibinin yapıldığı 03.10.2011 tarihinde ödeme garanti mektubunda belirtilen vadeler geçmiş olup alacağın tümünün muaccel olduğunu, istinaf mahkemesince davalı tarafından verilen çeklerin hukuki niteliğinde yanılgıya düşülmüş olup “Borç Ödeme Garanti Mektubu”na dayalı asıl alacaklarının takip konusu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hem maddi olgulara hem açık kanun hükmüne aykırı olduğunu, bölge adliye mahkemesince 30.10.2011 düzenleme tarihli 10.000 USD bedelli çek için de düzenleme tarihini vade tarihi olarak kabul etmesi TTK 795’nci maddesine aykırı olup bu gerekçe ile davanın ilk derece mahkemesi tarafından kabulünün hatalı olduğunu belirterek çekin hukuki niteliğini gözardı etmesi nedeniyle usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava gemi bakım onanm hizmetinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67 nci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 133 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1.Dava gemi bakım onarım hizmetinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince davalının taahhüt ettiği ve kendisine gönderilen fatura bedelinin bir kısmım ödemediği gerekçesiyle faturaya dayalı icra takibine vaki davalı itirazının iptaline karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince ise fatura konusu alacağın daha sonra düzenlenen 09.03.2011 tarihli tutanakla yenilenip davacıya çekler (vade farkını da içeren) verildiği takip dayanağının fatura olması nedeniyle borcun yenilenmiş olması kanısına varılarak faturaya dayalı bir alacaktan söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın tümüyle reddine karar verilmiştir.
2.Taraflar arasındaki temel ilişki gemi tamiri ile ilgili olup bu husus tarafların da kabulündedir. Tamir bedelinin fatura ve ekindeki ödeme garanti mektubu kapsamında sonradan verilen çeklerle borcun yenilenmediği noktasında Bölge Adliye Mahkemesi ile ilk Derece Mahkemesi arasında uyuşmazlık bulunmakla, 6098 sayılı Kanun’un 133 üncü maddesi “Yeni bir borçla mevcut bir borcun sona erdirilmesi, ancak tarafların bu yöndeki açık iradesi ile olur. Özellikle mevcut borç için kambiyo taahhüdünde bulunulması veya yeni bir alacak senedi ya da yeni bir kefalet senedi düzenlenmesi, tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça yenileme sayılmaz.” hükmüne amirdir. Bu durumda sonradan davacıya verilen çekler mevcut bir borcun yenilenmesi değil, ödeme aracının değiştirilmesi niteliğindedir. Nitekim 09.03.2011 tarihli tutanakta da bu husus açıkça belirlenmiş, vadeler uzatılarak, vade farkı da çek olarak davacıya verilmiştir. Bu durumda borcun yenilenmediği gözetildiğinde Bölge Adliye Mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru olmamış kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın karan veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.