MİRAS HUKUKU
Miras hukuku, bir kişinin vefatından sonra geride bıraktığı malvarlığının kimlere ve ne şekilde geçeceğini düzenleyen hukuk dalıdır. Türk Medeni Kanunu çerçevesinde düzenlenen bu alan, hem yasal mirasçılar hem de atanmış mirasçılar açısından büyük önem taşır. Mirasçılık ilişkisi, sadece malların paylaşımını değil; borçların, hakların ve yükümlülüklerin de kime geçeceğini belirleyen kapsamlı bir hukuki çerçevedir.
Yasal mirasçılar arasında altsoy (çocuklar, torunlar), üstsoy (anne-baba, büyükanneler), sağ kalan eş ve kardeşler yer alır. Ayrıca, vasiyetname ile bir kişiye ya da kuruma miras bırakılması da mümkündür. Ancak vasiyetnamelerin geçerliliği sıkı şekil şartlarına bağlıdır. El yazılı, resmi veya sözlü vasiyetnamenin geçerliliği için Türk Medeni Kanunu’nun öngördüğü kriterlere eksiksiz uyulması gerekir. Bu sebeple, vasiyetname hazırlamak isteyen kişilerin bir avukattan hukuki destek alması büyük önem taşır.
Mirasın paylaşımı sırasında sıkça karşılaşılan sorunlardan biri “mirasın reddi”dir. Vefat eden kişinin borçları, alacaklarından fazlaysa mirasçılar mirası reddederek bu borçlardan sorumlu olmaktan kurtulabilirler. Ancak bu işlemin süresi ve şekli oldukça hassastır; yasal süre içinde yapılmayan ret işlemleri, mirasın kabulü anlamına gelir. Yine, mirasın resmi şekilde paylaşılması, ortaklığın giderilmesi (izale-i şuyu) ve tereke tespiti gibi işlemler de hukuki sürece tabidir.
Mirasçılar arasında sıkça çıkan bir diğer ihtilaf ise miras paylarının adaletsiz dağıtımı ve saklı pay ihlalleridir. Türk hukukunda bazı mirasçıların belirli bir oranda pay alma hakkı yasal güvence altındadır. Saklı paylı mirasçıların (örneğin çocuklar, eş) bu paylarına zarar gelmesi halinde tenkis davası açılarak bu hakkın korunması mümkündür. Tenkis davaları, vasiyetnameyle aşırı miktarda mal bırakılması ya da mirasın adaletsiz şekilde dağıtılması durumlarında devreye girer.
Ayrıca mirasçılar arasında ortaklık nedeniyle doğan anlaşmazlıkların çözümü için ortaklığın giderilmesi (izale-i şuyu) davası açılması gerekebilir. Bu dava ile miras kalan taşınmaz ya da taşınır malların fiilen bölünmesi mümkün değilse, mahkeme satış yoluyla paylaşım yapılmasına karar verebilir. Böylece mirasçılar arasındaki ihtilaf kalıcı olarak çözüme kavuşur.
Tüm bu süreçlerin teknik ve hukuki yönleri göz önünde bulundurulduğunda, miras hukuku alanında uzman bir avukattan destek alınması hak kayıplarının önüne geçilmesi açısından hayati önem taşır. Özellikle dava sürelerinin kaçırılmaması, vasiyetnamenin doğru şekilde hazırlanması ve paylaşımda adaletin sağlanması için profesyonel yardım gereklidir.
Topuzcu Hukuk Avukatlık & Arabuluculuk olarak, mirasın planlanmasından paylaşımına kadar tüm aşamalarda müvekkillerimizin haklarını koruyor; gerek dava süreçlerinde gerekse önleyici hukuk yaklaşımıyla her adımda yanlarında yer alıyoruz.