İŞ HUKUKU

İş hukuku, çalışan ile işveren arasındaki ilişkiyi düzenleyen ve taraflar arasındaki hak ve yükümlülükleri yasal zemine oturtan temel hukuk dallarından biridir. Bu alan, hem bireysel iş ilişkilerini (iş sözleşmeleri, tazminatlar, izin hakları, fesih işlemleri vb.) hem de toplu iş hukukunu (sendikal haklar, toplu iş sözleşmeleri, grev ve lokavt süreçleri) kapsar. Temel amacı, çalışma hayatında adaleti sağlamak, iş barışını korumak ve taraflar arasında çıkabilecek uyuşmazlıklara çözüm getirmektir.

İş hukuku uygulamalarında en sık karşılaşılan konular arasında iş sözleşmesinin kurulması ve sona erdirilmesi yer alır. Belirsiz, belirli, kısmi süreli ya da çağrı üzerine yapılan iş sözleşmeleri, yasal kurallar çerçevesinde hazırlanmalı; fesih işlemleri geçerli nedenlere dayanmalıdır. İş sözleşmesinin sona ermesi durumunda işçiye kıdem ve ihbar tazminatı gibi hakların ödenip ödenmeyeceği detaylı biçimde değerlendirilmelidir. Ayrıca fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde yapılan çalışmalar nedeniyle işçiye ödenmesi gereken ücretler iş hukuku kapsamında değerlendirilir.

İşçinin yıllık ücretli izin hakkı, analık izni, evlilik izni ve diğer sosyal hakları da işveren tarafından gözetilmesi gereken yükümlülüklerdendir. Bu hakların kullandırılmaması işverenin sorumluluğunu doğurabilir. Aynı şekilde, iş kazası ve meslek hastalıkları durumunda işçiye tazminat ödenmesi, tedavi ve bakım giderlerinin karşılanması ve gerekirse destekten yoksun kalma gibi zararların tazmini de işverenin sorumluluk alanına girer. Bu tür durumlarda işçiye sürekli veya geçici iş göremezlik tazminatları, manevi tazminatlar ve diğer kalemlerde ödemeler yapılabilir.

Haksız fesih halinde işçi, işe iade davası açma hakkına sahiptir. Bu dava türünde, işçinin iş akdinin geçerli bir neden olmaksızın feshedildiği kanıtlandığında, mahkeme işverenin işçiyi tekrar işe almasına veya belirli bir tazminat ödemesine hükmedebilir. Benzer şekilde, çalışma ortamında sistematik baskı, dışlama, aşağılama gibi davranışlara maruz kalan işçi, yani “mobbing” mağduru, iş akdini haklı nedenle feshedebilir ve hem maddi hem de manevi tazminat talebinde bulunabilir. Ancak bu süreçlerde ispat yükü genellikle işçide olduğundan profesyonel hukuki destek hayati önem taşır.

İş hukukunda tarafların birçok teknik ayrıntıyla karşılaştığı da göz önüne alındığında, uzman bir avukatla çalışmak kaçınılmaz hale gelir. Örneğin; işe iade davasında sürelerin kaçırılması, tazminatların yanlış hesaplanması, sözleşmelerin eksik veya hatalı düzenlenmesi gibi durumlar hem işveren hem işçi açısından ciddi sonuçlar doğurabilir. İşveren tarafında ise, insan kaynakları süreçlerinin hukuka uygun yürütülmesi, disiplin prosedürlerinin sağlıklı işlemesi, toplu iş sözleşmelerinin yönetilmesi gibi konular, deneyimli bir avukatın rehberliğiyle güvence altına alınabilir.

İş uyuşmazlıklarında 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren dava açmadan önce arabulucuya başvurma zorunluluğu getirilmiştir. Bu süreç, davadan önce tarafların uzlaşmasını sağlamak amacıyla yürütülür. Arabuluculuk görüşmelerinde, bir avukatın hukuki strateji belirlemesi ve müzakereleri yürütmesi tarafın menfaatine doğrudan etki eder. Ayrıca tarafların anlaşarak iş sözleşmesini sona erdirdiği “ikale sözleşmeleri” veya ihtiyari arabuluculuk süreçleri, dava sürecine gerek kalmaksızın hakların güvence altına alınmasına imkân tanır. Ancak bu süreçlerin hatasız ve etkili yürütülebilmesi için hukuki uzmanlık şarttır.

Sonuç olarak iş hukuku, sadece bir ücret ilişkisini değil, kişinin geçimini ve sosyal güvencesini doğrudan ilgilendiren son derece hassas bir alandır. Bu alanda yapılacak en küçük hata, uzun yıllar sürecek hak kayıplarına yol açabilir. Topuzcu Hukuk Avukatlık & Arabuluculuk olarak, hem işçilerin hem de işverenlerin haklarını titizlikle koruyor; önleyici hukuk anlayışıyla sürecin en başından itibaren danışmanlık hizmeti sunuyoruz.

 

İş Hukuku ile ilgili güncel yargı kararları için tıklayınız.